Yabancıların bir lafı vardır ya hani "Everything is connected. " diye; siz kahve makinesindeki son kahveyi aldığınızda sizden sonra gelen insanın kahve alamadığı için sinirlenmesine sebep olursunuz mesela :) komik ama insan da böyle yaşayamaz ki canım her ihtimali düşünerek her olasılığın sonuçlarını gözden geçirerek
en sonunda deliliğe kadar yolu var o işin..
Hepimiz yazarız ya hani, olayın bir de alıntılama kısmı var ki aslında bugün onu anlatmak istiyorum bu sayfayı okuyan insanlara: İnsanoğlu sosyal bir hayvan bunu hepimiz biliyoruz, yaşımız bile dolmadan kendimizden büyük veya küçük ya da ailelerimiz çok arkadaş canlısı insanlar ise yaşıtlarımızla bile vakit gecirebiliyoruz :P sen agu magu diyorsun karşındaki salyalı ve kundaklı cisim de kendince karşılık veriyor aslında hepsi bu kadar basit.
Ama yaş büyüdükçe temas daha manalı şekillerde oluyor dokunuyorsun sevdiğin insanlara hayatlarına müdahil oluyorsun, yaş ilerledikçe ilişkiler de derinleşiyor. Matematik gibi aslında ilk önce 15in 7ye bölünemeyeciğini söylüyorlar sana ama sonraki yıllarda bir bakıyorsun aslında baya baya bölünüyor! Komşu çocuklarıyla top oynamaktan veya ip atlamaktan sıkılmaya başladıkça farkında olmadan büyümeye başlıyorsun ki günümüz koşullarında ortaokula varmadan bilgisayar denilen bu lanet makineyle tanışıyorsun ki o tanışma kısmını da ayrıca işleyelim bir gün olmaz mı? İlişkiler derinleşiyor Ayşe arkadaşın oluyor Ayşe'm Mehmet abi oluyor sana ilk platonik ve bu yaşlardan itibaren hikayelerin birikmeye başlıyor. İçinde bazılarını anlatacagın bazılarını da "beyazlara" sarıp saklayacağın.
Sen farkında değildin o adamın son kahvesini aldığının ama onun öfkesindeki bilinmeyen kişi sensin işte kahve makinesi görevlisi olması gerekirken... Arkadaşlarında kalmalar başladığında kendine saklamaya direnemediğin hikayeler ortaya çıkıyor mesela, anlattıkça farkediyorsun ki rahatlıyorsun ama o an farkında değilsinki omzundaki yüklerin bır kısmını arkadaşının omzuna devirdiğinin...Hikaye anlatıcısı oluyosun hele de kafan kıyaksa erotik fıkra bile anlatıyorsun mesela bildığini bile hatırlamadığın şeyler anlatıyorsun " abi ya çok ilginç geçen bir yerde okudum kargalar ortalama 120 yıl yaşıyormuş " falan diyorsun gereksiz bilgiler ortamdaki konu sıkıntısını kapatıyor bir anda, Ata Demirer'den alıntı yapıp güldürüyorsun karşındakini onun da izledığini bildiğin halde aynı gösteriyi!
Alıntı yapmak en kolayı aslında yaşamadığın halde yaşamıs gibi olmak.. Hem miş gibi yapmak hem de gibi durumu oh ne ala yahu suyundan da koy! :D "ya geçen gün bizim birader bir araba görmüş uçuyormuş mübarek böyle kırmızı falan"
arabayı görsen belki aynı tepkiyi vermeyeceksin belki de karşındaki adamın ilgisini çekmeyecek senin biraderin ilgisini çektiği kadar ama diyoruz ya miş gibi durumu işte salgın hastalık gıbı anında bulaşıyor. Karşındaki "vay be! " diyor, sonra varsa kafasında alakalı olduğunu düsündüğü bir hikaye onu anlatmaya başlıyor falan filan...
Sen uyurken masal okurdu annen hatırlar mısın; sen de onun gibi birşey yapıyorsun aslında çevrendekilere, aradaki fark biri uyuturken biri zaman öldürüyor. Yani silah aynı, mağdur farklı...
Hepimizin bir kitabı var ama kaynakçada yüzlerce insan var sen aslında onlarla var oluyorsun onlar da sen ile ama ne sen farkındasın bunun ne de polis!..
Sevgilerle.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder