Perşembe, Haziran 17, 2010

Hayat varsa, umut vardır.

Bir laf var "Şans, hazırlıklı olana güler." ben Saadettin Saran'ın bir röportajında okumuştum ilk. Hayatta hazırlıklı olmak kaç kere başımıza gelebilir veya nelere hazırlıklı olabiliriz bilemiyorum açıkçası.
  Son 3-4 yıldır hazırlıklı olamıyorum bir şeylere, engelleyemedim de diyebilirim aslında. Elimden geleni yaptım mı emin değilim, konsantrasyonumu dağıtan şeyin ne olduğundan da emin olmadığım gibi. En yakın zannettiğim insanı kaybettim duygusal olarak ve en çok sempati duyduğum aile ferdimi kaybettim fiziksel olarak. Bu en son kayba hazırlıklı olduğumu zannediyordum mesela ama değildim, olmadığımı o an anladım daha doğrusu. Duygusal olan kayba ise malesef hazırlıklıydım. İnsan bazı şeyleri hissediyor ister istemez, yaklaşan fırtınadan önce sessizliğin çığlığı acıtıyor insanın kulaklarını. Elini başının üstüne götürüyorsun yağacak yağmurdan korunmak için ama bir bakıyorsun ellerin şeffaflaşıyor, yağan yağmur önce kalbini ıslatmaya başlıyor.
  Evet geride bıraktım bunları ama bir yazımda bahsettiğim gibi "beyazlara sarıp saklayacağım" şeyler çoğaldı hayatımda. Bazen zannediyorsun ki güçlüsün, zannediyorsun ki ayaktasın. Ama büyük resmi gördüğün an anlıyorsun ki sen ayakta olduğunu zannederken kot farkını görmemişsin, o kadar batmışsın ki çırpınman bile ters tepiyor.
   Seneye bu zamanlar da gülüp geçeceğim bu yazdıklarıma bunu çok net biliyorum. Artık her hangi bir motivasyon noktasına ihtiyacım yok, kendim başlı başına bir motivasyon noktasıyım. Hani derler ya "kimseye eyvallah etmiyorum" diye, aynen öyle olmaya çalışacağım. İnsanlara kendimi anlatmaya çalışmaktan çok sıkıldım.
 Aklıma bugün gelen bir sözle kapatmak istiyorum postu: Umut; sırtımızdaki sopayı değil, önümüzdeki sallanan havucu görmemizi sağlar.

Sevgiler.

PS: 4 gün sonra abimin doğumgünü var, ona hayran olarak geçirdiğim 24. seneyi kutlayacağız. Nice senelere inşallah =)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder